Yaşlıların Hayatlarını Çocuklarıyla Sürdürmesi ve Kronik Hastalıklar

237 kez görüntülendi

Sponsorlu Bağlantılar

Yaşlı bakımı, bugün her toplumda en önemli konudur. Ana babalarla birlikte yaşamak Hindistan dahil pek çok kültürde, toplum kültürünün vazgeçilmez bir parçasıdır. Ve yaşam düzeni ve bakım da bunun bir parçasıdır. Yaşlılar başta olmak üzere, partnerle yaşamak ve yalnız yaşamak giderek artıyor. Bu makale, aileleriyle birlikte yaşayan yaşlıların onlara haysiyet vererek güçlenip güçlenmediğini analiz etmektedir. Bunun için Kerala’da yaşayan yaşlıların özel bakıma ihtiyaçları olan yaşam düzenini analiz eder. Aynı zamanda ADL, depresyon ve kronik hastalıkları ile de analiz edilmektedir.

Sonuç, çocuklarla yaşayan yaşlıların, eşi ile birlikte yaşayan yaşlılara göre özel bakıma ihtiyacı olduğunu ve ikiden fazla kronik hastalığı olduğunu göstermektedir. Yalnız yaşayan veya diğer akraba olmayanlarla yaşayan yaşlılar arasında depresyon ölçeği eşi veya çocukları ile yaşayan yaşlılara göre daha yüksek bir değer göstermektedir. Bu nedenle, yaşlılar özel bakıma ihtiyaç duysalar veya kronik hastalıklardan muzdarip olsalar da, özellikle çocuklarının veya eşlerinin ilgisiyle ailelerinin ilgisiyle yaşıyorlar.

Yaşlılar Nasıl Onurlandırılır?

Güçlendirme kelimesi, duruma göre birçok şekilde ifade edilmiştir. Yaşlıların güçlendirilmesinden bahsettiğimizde, kadınların güçlendirilmesi, gençlerin güçlendirilmesi, mali güçlendirme gibi diğer güçlendirme türlerinden farklıdır. Yaşlıları güçlendirmenin yolları, biraz benzer olsalar da, diğer güçlendirme yöntemlerinden farklıdır. Asıl mesele, yaşlılara, otomatik olarak güçlenmelerini sağlayacak saygınlık vermektir. Hindistan’daki ortak aile sistemi, karar verici olarak ailedeki yaşlı kişilere dikkate değer bir statü kazandırdı. Ancak, aile sisteminin eklemden çekirdeğe yeniden yapılandırılması, yaşlıların durumunu riske attı.

Yaşlıların Çocuklarıyla Yaşamasının Kronik Hastalıklardaki Etkileri

Ailenin odağı çocuklara kaydı ve bir zamanlar aileyi yöneten yaşlıların statüsü bozuldu. Böylece, aileye karşı bir sorumluluk haline geldi ve yaşlılara bakmak hem aile hem de toplum için bir zorluk haline geldi. Çocuklar iş ya da daha iyi bir geçim için aileyi terk ettikçe yalnız yaşayan ya da sadece eşiyle yaşayan yaşlılar arasında artış görülmektedir. Artık yaşlıların hastaneye gitmeleri gerektiğinde refakat etmeleri kimsenin umurunda değildir. Ekonomik istikrar yerine ailevi bağlardan bahsetmenin zamanı geldi. Bu nedenle, yaşlı bakımı bugün herhangi bir toplumdaki en zorlu konulardan biridir.

Eğer yaşlılarla birisi doğru zamanda ilgilenmişse, bu onlara saygınlık vermeyi temsil eder. Yaşlanan nüfus, yapısı ne olursa olsun, haysiyetle yaşamın temel ihtiyaçlarından biri olduğu için bakıma ve barınağa ihtiyaç duyar. Çocuklar iş ya da daha iyi bir geçim için aileyi terk ettikçe yalnız yaşayan ya da sadece eşiyle yaşayan yaşlılar arasında artış görülmektedir. Artık yaşlıların hastaneye gitmeleri gerektiğinde refakat etmeleri kimsenin umurunda değildir. Ekonomik istikrar yerine ailevi bağlardan bahsetmenin zamanı geldi. Bu nedenle, yaşlı bakımı bugün herhangi bir toplumdaki en zorlu konulardan biridir.

Saygınlığın iki niteliği olduğu vardır Bunlar; bireyin öz-değer duygusu olan öz-haysiyeti ve başkaları tarafından yaşlılara verilen ve gördükleri saygı ile ortaya çıkan kişilerarası haysiyetidir. Küresel yaşlanmanın zorlu bir fenomen olmasına rağmen, önemli sayıda yaşlı insanın bakım standardına ilişkin endişeler çoktur. Bu endişelerden biri, yaşlıların günlerini onurlu bir şekilde geçirebilmelerinin nasıl sağlanacağıyla ilgilidir. Haysiyet, insan olmanın doğal bir özelliğidir, öznel olarak benliğin bir niteliği olarak hissedilebilir ve kendine ve başkalarına saygı gösteren davranışla açık hale getirilir.

Yaşlıların Çocuklarıyla Yaşamasının Kronik Hastalıklardaki EtkileriHaysiyet öğrenilmelidir ve bir bireyin onuru, başkalarından alınan muameleden etkilenir. Sağlık hizmetlerinde haysiyet ihlali, kabalık, kayıtsızlık, küçümseme, işten çıkarma, dikkate almama, bağımlılık, izinsiz giriş, nesneleştirme, kısıtlama, etiketleme, aşağılama, ayrımcılık, tiksinti, yoksun bırakma, saldırı ve reddedilme süreçleri yoluyla gerçekleşir. Bu süreçleri teşvik eden koşullar, ilgili aktörlerin konumlarında bulunur; aktörler arasındaki asimetrik ilişkilerde; ihtiyaçlar ve kaynaklar, kriz ve rutin, deneyim ve uzmanlık, retorik ve gerçeklik arasındakiler de dahil olmak üzere çoklu gerilimlerle karakterize edilen sağlık hizmeti ortamında ve sağlık hizmetinin daha geniş bir sosyal eşitsizlik düzenine gömülü olmasıdır.

Bu Konuyu Sosyal Medyada Paylaş

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.


Yukarı Çık